Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ 2021/16966 ESAS - 2024/7470 KARAR VE 04.06.2024 TARİHLİ KARARI

Künye

  • Mahkeme: Yargıtay 11. Ceza Dairesi
  • Esas No: 2021/16966
  • Karar No: 2024/7470
  • Karar Tarihi: 04-06-2024
  • Suç: Dolandırıcılık

Mevzuat

  1. Türk Ceza Kanunu (TCK): 5237 sayılı Kanun'un 157. maddesi (Dolandırıcılık), 62. maddesi (Takdiri indirim), 52. maddesi (Adli para cezası), 53. maddesi (Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma).
  2. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK): 5271 sayılı Kanun'un 253. ve 254. maddeleri (Uzlaştırma), 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305. ve 318. maddeleri (Temyiz hakkı ve ret koşulları).

Özet

Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin bu kararı, dolandırıcılık suçlarına ilişkin önemli bir içtihat değişikliğini yansıtmaktadır. Önceden, dolandırıcılık suçunda yargılanan kişilerin, banka hesaplarını başkalarına kullandırmaları durumunda, bu eylemlerden maddi menfaat sağlamasalar bile cezalandırılmaları mümkündü. Ancak Yargıtay'ın bu kararında belirtilen yeni içtihada göre, bir kişi, banka hesabını başka birine kullandırmış ve bu kullanım sonucunda herhangi bir maddi menfaat elde etmemişse, bu durum cezai sorumluluk doğurmaz. Bu yeni yaklaşım, dolandırıcılık suçlarında suç kastının daha net bir şekilde belirlenmesi gerektiğine işaret etmekte ve sadece hesap kullandırma fiili dolayısıyla ceza verilmesini engellemektedir.

Özellikle bu kararda, sanık, bir arkadaşına güvenerek banka hesap bilgilerini vermiş, ancak paranın kullanımıyla ilgili herhangi bir kazanç elde etmemiştir. Yargıtay, bu durumda sanığın dolandırıcılık suçuna iştirak ettiği yönünde yeterli, inandırıcı ve kesin delil olmadığına karar vererek, beraat edilmesi gerektiğini hükmetmiştir. Bu içtihat değişikliği, banka hesaplarını kullandıran ancak bundan menfaat sağlamayan kişiler açısından cezasızlık yolunu açmıştır.

Anahtar Kelimeler

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, Madde 157, Madde 62, Madde 52, Madde 53, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 253, Madde 254, Banka Hesabı Kullandırma, Menfaat Sağlamama, Yargıtay Kararı, Ceza Hukuku, Dolandırıcılık, İçtihat Değişikliği, Beraat, TCK 157. madde, Müşterek Fail, Ceza Sorumluluğu, Suç Kastı, Uzlaşma, Kazanılmış Hak, Adli Para Cezası, Temyiz, Uzlaştırma, Yargı Kararları

Sorular

  • Banka hesabını kullandıran bir kişi dolandırıcılık suçundan sorumlu tutulabilir mi?
  • Yargıtay'ın dolandırıcılık suçlarındaki yeni içtihatları cezasızlık ilkesini nasıl etkilemektedir?
  • Bir kişinin dolandırıcılık suçundan beraat etmesi için hangi şartlar gereklidir?
  • Dolandırıcılık suçunda, menfaat sağlamama durumu cezai sorumluluğu nasıl etkiler?
  • Yargıtay'ın dolandırıcılık suçlarıyla ilgili önceki ve yeni içtihatları arasındaki farklar nelerdir?
  • Banka hesabını başka birine kullandırmak, dolandırıcılık suçuna iştirak sayılır mı?
  • Yargıtay, dolandırıcılık suçlarında güven ilişkisine dayalı fiilleri nasıl değerlendiriyor?
  • Dolandırıcılık suçunda cezalandırılma için suç kastı nasıl ispatlanmalıdır?
  • Bir kişinin banka hesabını kullandırması durumunda cezai sorumluluktan kurtulması için hangi şartlar aranır?
  • Yargıtay'ın dolandırıcılık suçlarındaki içtihat değişikliği, sanıkların savunma stratejilerini nasıl etkileyecektir?

Karar

Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde neticesinde tespit edilip sanık ...'in duruşmalı inceleme talebinin, hükmolunan cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı Kanun'un 318 inci maddesi uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Temyizin kapsamına göre; bozma üzerine yapılan yargılamada, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararı ile;

1.Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 6 kez 2 yıl 6 ay hapis ve 10.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

2.Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'e yönelik eylemleri nedeniyle, sanık ... hakkında ise katılan ...'a yönelik eylemi nedeniyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 39, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına,

Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

  1. Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanıklar ... ve ...'in müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerektiğine, sanık ...'ın katılanlar ... ve ...'a yönelik eylemlerinin iki ayrı dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

  2. Sanık ... müdafinin temyiz isteği; sübuta, uzlaştırma işlemlerinin usule uygun yapılmadığına, sanığın katılan ...'a yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

3.Sanık ...'in temyiz isteği; sübuta, katılan ...'nin zararının bulunmadığına, katılanın fahiş talebi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığına, lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

  1. Sanık ...'in temyiz isteği; sübuta, fazla ceza verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

  2. Sanık ...'ın temyiz isteği; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

  1. Sanıklardan İrfan'ın kendisini, katılan ve şikayetçilere emniyet görevlisi veya Cumhuriyet savcısı olarak tanıtıp terör örgütüne hesaplarından para transferi yapıldığını, kendilerinin kurtarılması amacıyla bildirdiği hesap numaralarına para yatırmaları gerektiğini söyleyeceği yönünde oluşturduğu plan kapsamında, ilk etapta sanık ... ile görüşerek olayı anlattığı, ondan aktif hesap numaralarını temin etmesini istediği ve yapacağı dolandırıcılık eylemleri ile ilgili olarak kendisine pay vereceğini belirttiği, ...'in de ...'e durumu anlattığı, ... ve ...'in dosyada bilgileri bulunan kişilere ait banka kartları ve hesap numaralarını temin ederek İrfan'a verdikleri, İrfan'ın da katılan ve şikayetçileri değişik tarihlerde arayıp kendisini polis ve Cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak terör örgütünün para transferi yaptığı olayı kapatmak için vereceği hesap numaralarına para yatırmalarını talep ettiği, katılan ve şikayetçilerin de buna inanarak değişik tarihlerde verilen banka hesap numaralarına paraları yatırdıkları, yatırılan paraların ..., ... ve katılan ... yönünden de sanık ... tarafından çekilerek İrfan'a verildiği, böylece sanıklar ... ve ...'in tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden sanık ...'ın eylemlerine yardım ettikleri, sanık ...'in de katılan ... yönünden İrfan'ın eylemine yardım ettiği, sanıklar ... ve ...'in katılan ... dışındaki kişilerle uzlaştıkları, sanık ...'ın katılan ve şikayetçilerle, sanık ...'in ise Enver ile uzlaşamadığı kabul edilerek sanıkların Hukuki Süreç başlığında yazılı şekilde cezalandırılmalarına dair temyiz incelemesine konu hükümlerin kurulduğu anlaşılmıştır.

  2. Sanıkların tevil yollu savunmaları, katılan ve şikayetçilerin oluşa ve dosya kapsamına uygun beyanları, yakalama tutanakları, banka yazıları, dekontlar, sanıklara ait adli sicil kayıtları ve diğer delillerin dosya arasında olduğu tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE

Sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçunun, 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak, sanıklar ... ve ...'in katılan ... yönünden, sanık ...'ın tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden, sanık ...'in ise katılan ... yönünden uzlaşmasının sağlanamadığı ve uzlaştırma işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı belirlenerek yapılan incelemede;

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

1.Dosya kapsamında toplanan delillere göre, suç tarihi de göz önüne alınarak eylemlerin dolandırıcılık suçunun temel şeklini oluşturduğu ve sanığın mahkûmiyetine ilişkin Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, sanığın katılanlar ... ve ...'a yönelik eylemlerinin tek bir dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, katılan ...'a yönelik eyleminde de menfaatin sağlanması nedeniyle suçun tamamlanmış olduğu, uzlaştırma işlemlerinin de usulüne uygun yapıldığı anlaşılmakla, Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafiinin bu yönlere değinen temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

  1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların aşağıdaki husus dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısı ve sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir, ancak;

Sanık hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanık hakkında bozma öncesindeki adli para cezalarından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi, hukuka aykırı bulunmuş olup bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.

B.Sanıklar ..., ... ve ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

1.Ayrıntılarına Olay ve Olgular bölümünde yer verilen olayda; sanıklar ... ve ...'in, sanık ...'ın isteği üzerine üçüncü kişilere ait hesap bilgileri ile banka kartlarını temin ettikleri, sanık ...'in de kendi hesap ve banka kartlarını kullandığı, hesaplara yatan paraların bizzat sanıklar tarafından çekilerek belli bir pay karşılığında sanık ...'a verildiği, sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rol ve katkılarının sanık ...'ın fiillerini tamamladığı, böylece sanıkların fiiller üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılmakla, sanıkların müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, eylemlerinin yardım etme niteliğinde olduğundan bahisle 5237 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,

2. Sanık ...'in, sanık ...'i komşusu olduğu ve aynı iş yerinde çalıştıkları için tanıdığını, kendisine para geleceğini ancak kartının iptal olduğunu söyleyince güvendiği için hesap numarasını verdiğini ve hesabına gelen paradan pay almadığını savunması; sanık ...'in sanık ... dışında tanıdığı kişilerden de benzer bahanelerle hesap ve kart bilgilerini aldığının ve bu kişiler gibi sanık ...'in de ...'le tanışıklığından dolayı duydukları güvenle hesap ve kart bilgilerini paylaştığının anlaşılması karşısında, sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesi,

  1. Kabule göre de; sanıklar hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanıklar hakkında bozma öncesindeki adli para cezasından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,

Hukuka aykırı bulunmuştur.

Sonuç

V. KARAR

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği sanık ... hakkındaki hüküm fıkrasının sonuna “Bozma öncesi aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı açısından sanık ...'in kazanılmış hakkının dikkate alınması suretiyle sanık hakkında hükmedilen adli para cezalarının 2.000,00 TL üzerinden infazına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B.Sanıklar ..., ... ve ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik sanıkların temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.06.2024 tarihinde karar verildi.