2025’te Denetimli Serbestlikten Yararlanma Şartları
Sorular
- Denetimli serbestlik nedir ve 2025 yılı itibarıyla nasıl uygulanır?
- 5275 sayılı Kanun’a göre kimler denetimli serbestlikten yararlanabilir?
- Denetimli serbestlikte 1/10 kuralı nedir ve kimleri kapsar?
- Koşullu salıverilme süresi ile denetimli serbestlik arasındaki fark nedir?
- Denetimli serbestlik başvurusu nereye ve nasıl yapılır?
- İyi hâl değerlendirmesi denetimli serbestlik kararını nasıl etkiler?
- İnfaz hâkimi denetimli serbestlik kararını hangi kriterlere göre verir?
- Denetimli serbestlikte hangi yükümlülüklere uymak zorunludur?
- Denetimli serbestlikte ihlal olursa ne olur, hükümlü yeniden cezaevine mi döner?
- Denetimli serbestlik kararı hangi durumlarda kaldırılır ve nasıl itiraz edilir?
- Hükümlü denetimli serbestlik hakkını kaybederse yeniden bu haktan yararlanabilir mi?
- Çocuklu kadınlar, engelliler ve hastalar için denetimli serbestlik nasıl uygulanır?
- Denetimli serbestlik süresi nasıl hesaplanır, tahliye tarihi nasıl belirlenir?
- Disiplin cezası almak denetimli serbestlik hakkını engeller mi?
- İzmir infaz avukatı denetimli serbestlik başvurusunda nasıl yardımcı olur?
- Karşıyaka infaz avukatı denetimli serbestlik ihlallerinde ne tür hukuki destek sunar?
- Denetimli serbestlikte avukat tutmak zorunlu mudur, neden önemlidir?
- Denetimli serbestlikte kamu hizmeti yükümlülüğü nasıl uygulanır?
- Yeni suç işleyen hükümlünün denetimli serbestlik süreci nasıl etkilenir?
- 2025 yılında denetimli serbestlik sisteminde yapılan en önemli değişiklikler nelerdir?
Denetimli Serbestlik Nedir?
2025 itibarıyla denetimli serbestlik nasıl tanımlanır?
Denetimli serbestlik, hükümlünün cezasının belirli bir kısmını ceza infaz kurumu dışında, toplum içinde belirli yükümlülüklere uyarak geçirmesine imkân tanıyan bir infaz kurumudur. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bu sistemin temel amacı hükümlünün topluma yeniden kazandırılmasını, cezaevine yeniden dönüşün önlenmesini ve suçtan uzak, düzenli bir yaşama geçişin sağlanmasını hedefler.
Denetimli serbestlik, cezanın tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelmez; aksine, cezanın toplum içinde infaz edilmesi yöntemidir. Hükümlü, belirlenen denetim süresi boyunca Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından gözetim ve kontrol altında tutulur. Bu dönemde hükümlüye bazı yükümlülükler yüklenir: belirli bir adreste ikamet etmek, alkol veya madde kullanımından kaçınmak, kamu yararına çalışma yapmak veya belirlenen saatlerde kurumlara başvurmak gibi.
5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesine göre, denetimli serbestlik; “koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin cezalarının kalan kısmını toplum içinde infaz etmeleri” esasına dayanır. Ancak bu süre, çeşitli yargı paketleriyle zaman içinde değiştirilmiş ve 2023 sonrası dönemle birlikte bazı suçlar bakımından istisnalar getirilmiştir. 2025 yılı itibarıyla bu sistem, ceza infaz rejiminin en çok uygulanan ve en çok merak edilen kurumlarından biri hâline gelmiştir.
Denetimli serbestliğin temel felsefesi, cezayı bir “intikam aracı” olarak değil, “ıslah ve yeniden topluma kazandırma” aracı olarak görmektir. Bu nedenle infazın amacı yalnızca cezanın çekilmesi değil, hükümlünün tekrar suç işlememesi için sosyal destek mekanizmalarının devreye sokulmasıdır. Ceza infaz kurumlarında belirli bir süre geçirdikten sonra dış dünyaya kontrollü bir geçiş imkânı sunan bu sistem, aynı zamanda cezaevlerindeki yoğunluğu da azaltmaktadır.
Uygulamada denetimli serbestlik müdürlükleri, hükümlülerin bireysel durumlarını göz önünde bulundurarak her biri için özel denetim planları hazırlar. Bu planlar; hükümlünün yaşına, suç türüne, kişisel özelliklerine, aile yapısına ve topluma uyum potansiyeline göre değişir. Bu çerçevede özellikle bir Karşıyaka infaz avukatının desteği, hükümlünün sürece uyum sağlaması ve hak kaybı yaşamaması bakımından büyük önem taşır. Çünkü yükümlülüklerin yanlış anlaşılması veya zamanında yerine getirilmemesi, sürecin ihlal edilmesine ve yeniden cezaevine dönüşe neden olabilir.
Bu nedenle, İzmir infaz avukatı uygulamayı yakından takip etmekte ve özellikle denetimli serbestlik başvurularında, hangi suçların kapsam dışında kaldığını ve hangi belgelerin ibraz edilmesi gerektiğini ayrıntılı biçimde değerlendirmektedir. Çünkü her hükümlünün durumu farklıdır; denetimli serbestlik kararı otomatik olarak verilmez, ancak belirli şartların oluşması ve başvurunun doğru biçimde yapılmasıyla mümkündür.
Denetimli Serbestlikten Yararlanma Şartları
2025 itibarıyla kimler denetimli serbestlikten yararlanabilir?
2025 yılı itibarıyla denetimli serbestlikten yararlanmanın koşulları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinde yapılan son değişikliklerle yeniden şekillendirilmiştir. Özellikle 4 Haziran 2025 tarihli 7550 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile getirilen düzenleme, hükümlülerin cezaevinde mutlaka belirli bir süre kalmalarını zorunlu kılarak önceki dönemlerde sıkça tartışılan “otomatik tahliye” algısını ortadan kaldırmıştır.
Bu düzenlemeye göre, artık bir hükümlünün denetimli serbestlikten yararlanabilmesi için koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalmış olması, iyi hâlli sayılması ve cezaevinde geçirmesi gereken sürenin en az onda birini fiilen infaz kurumunda geçirmiş olması gerekir. Başka bir deyişle, hükümlü koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının %10’unu ceza infaz kurumunda geçirmeden denetimli serbestlik hakkı kazanamaz. Bu süre beş günden az olamaz.
Ayrıca hükümlünün, denetimli serbestlik talebinde bulunması zorunludur. Başvuru yapılmadığı takdirde bu hak kendiliğinden uygulanmaz. Talep üzerine, ceza infaz kurumu idaresince bir değerlendirme raporu hazırlanır ve bu rapor, hükümlünün iyi hâlli olup olmadığı, disiplin cezası alıp almadığı, kurum kurallarına uyumu gibi ölçütleri içerir. Bu rapor, infaz hâkimi tarafından incelenir ve nihai karar verilmeden önce Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görüşü de alınır.
Kanun ayrıca bazı özel hükümlü gruplarına farklı kolaylıklar tanımaktadır. 105/A maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca:
- Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler, koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalmışsa,
- Ağır hastalığı, engelliliği veya ileri yaşı nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler, koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalmışsa,
diğer şartları da taşıdıkları takdirde denetimli serbestlikten yararlanabilirler. Bu durumda Adli Tıp Kurumu’ndan veya Adalet Bakanlığınca belirlenmiş tam teşekküllü bir hastaneden alınan sağlık raporu zorunludur.
Ancak kanun bazı kişileri kapsam dışı bırakmıştır. Örneğin:
- Adli para cezasını ödemediği için hapse çevrilenler,
- Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi (silahlı örgüt) kapsamındaki suçlardan hükümlüler,
- Kasten öldürme, cinsel saldırı, çocuk istismarı ve uyuşturucu ticareti gibi ağır suçlardan mahkûm olanlar,
denetimli serbestlikten yararlanamaz.
Bu şartlar birlikte değerlendirildiğinde, 2025 yılı itibarıyla denetimli serbestlik, artık yalnızca iyi hâl gösteren, ıslah sürecine katılan ve belirli bir süreyi cezaevinde geçirmiş hükümlüler için uygulanabilir bir infaz yöntemi hâline gelmiştir. Böylece hem toplumsal güvenlik sağlanmakta hem de infaz sisteminde “cezanın caydırıcılığı” ilkesi korunmaktadır.
Bu süreçte hükümlünün veya ailesinin hukuki hak kaybı yaşamaması için bir İzmir infaz avukatının başvuru dosyasını hazırlaması ve infaz hâkimliğine yapılacak talebi hukuken eksiksiz sunması önem taşır. Zira yanlış hazırlanmış dilekçeler veya eksik belgeler, infaz hâkiminin başvuruyu reddetmesine neden olabilir. Özellikle Karşıyaka infaz avukatı, bu süreci uygulamada yakından takip etmekte ve hükümlünün durumu, suç türü ve ceza süresi dikkate alınarak uygun bir başvuru stratejisi belirlemektedir.
Denetimli serbestlik, bir ayrıcalık değil, kanunun izin verdiği şartların oluşması hâlinde kullanılan bir haktır. Ancak her durumda, bu hakkın güvenli biçimde uygulanabilmesi için infaz sürecinin dikkatle yönetilmesi gerekir.
Koşullu Salıverilme Süresi ve Denetimli Serbestlik İlişkisi
Koşullu salıverilme süresi ile denetimli serbestlik süresi nasıl hesaplanır?
Ceza infaz sisteminde denetimli serbestlik, koşullu salıverilme süresine bağlı olarak uygulanır. Çünkü denetimli serbestliğe çıkışın temel şartı, hükümlünün koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalmış olmasıdır. Dolayısıyla bu iki kurum –yani koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik– birbirinden ayrı kavramlar olmakla birlikte, uygulamada doğrudan bağlantılıdır.
Koşullu salıverilme (şartlı tahliye), hükümlünün cezasının belirli bir kısmını ceza infaz kurumunda iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde, geri kalan kısmının infaz kurumundan dışarıda, gözetim altında tamamlamasına imkân tanıyan bir tahliye sistemidir. 5275 sayılı Kanun’un 107. maddesine göre;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında 36 yıl,
- Müebbet hapis cezalarında 30 yıl,
- Süreli hapis cezalarında ise cezanın genellikle üçte ikisinin infaz edilmesi koşullu salıverilme için asgari süredir.
Ancak bu oran bazı suçlarda farklılık gösterir; örneğin terör suçlarında, örgütlü suçlarda veya cinsel suçlarda oranlar artabilir.
Bu sürenin tamamlanmasına bir yıl veya daha az süre kaldığında hükümlü, eğer iyi hâlli ise ve infaz kurumundaki kurallara uyum göstermişse, denetimli serbestlik kapsamında cezasının kalan kısmını toplum içinde infaz edebilir. 2025 yılı itibarıyla yürürlüğe giren 7550 sayılı Kanun’la birlikte, hükümlünün koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin en az onda birini cezaevinde fiilen geçirmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu düzenleme, infaz sisteminin disiplinli şekilde yürütülmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Örneğin, cezasının koşullu salıverilmesine 10 ay kalan bir hükümlü, artık doğrudan denetimli serbestliğe ayrılamaz; önce bu 10 ayın en az bir ayını ceza infaz kurumunda geçirmesi gerekir. Bu zorunlu süre, hükümlünün kurum içi iyileştirme programlarına katılması, iyi hâlinin somut olarak gözlemlenmesi ve topluma uyum planının hazırlanması açısından önemlidir.
Denetimli serbestlik süresi, hükümlünün koşullu salıverilmesine kadar olan kısmı kapsar. Yani cezanın kalan süresi denetim altında geçirilir; koşullu salıverilme tarihi geldiğinde ise infaz tamamen sona erer. Bu süreçte hükümlü; kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılabilir, belirli bir bölgede ikamet etmekle yükümlü kılınabilir veya belli yerlere gitmekten men edilebilir. Denetimli serbestlik müdürlüğü bu yükümlülükleri, hükümlünün kişisel özelliklerini ve risk durumunu dikkate alarak belirler.
Koşullu salıverilme süresi ile denetimli serbestlik arasındaki fark, infazın nerede ve nasıl yürütüldüğündedir. İlki cezaevinde geçirilen sürenin azaltılmasını, ikincisi ise kalan kısmın toplum içinde infazını düzenler. Dolayısıyla denetimli serbestlik, koşullu salıverilmenin ön aşamasıdır; hükümlü, bu aşamada toplumla yeniden temas ederken denetim altında tutulur.
Bu süreçte yapılan hesaplamalar oldukça teknik niteliktedir. Hükümlünün ceza süresi, iyi hâl tespiti, disiplin cezaları ve geçmişteki infaz ihlalleri dikkate alınır. Bu nedenle bir Karşıyaka infaz avukatı, hükümlünün ceza süresini ve hangi tarihte denetimli serbestlikten yararlanabileceğini mevzuata göre hesaplayarak doğru başvuru zamanını belirlemelidir. Yanlış hesaplamalar, başvurunun reddine veya hükümlünün gereksiz yere cezaevinde daha uzun kalmasına yol açabilir.
Ayrıca İzmir infaz avukatı, koşullu salıverilme süresine etki eden özel durumları da yakından takip etmektedir. Örneğin, disiplin cezalarının iyi hâl değerlendirmesini geciktirmesi veya infaz hâkimliğince verilen ret kararlarına itiraz sürelerinin kaçırılması, doğrudan tahliye tarihini etkileyebilecek kritik unsurlardır. Bu nedenle, hem koşullu salıverilme hem de denetimli serbestlik hesaplamasının profesyonel destekle yapılması, sürecin sorunsuz ilerlemesi açısından büyük önem taşır.
Sonuç olarak, denetimli serbestlik ile koşullu salıverilme birbirine bağlı iki aşamadır: ilki hükümlünün kontrollü özgürlüğe adım atmasını, ikincisi ise infazın tamamen sona ermesini sağlar. 2025 itibarıyla yürürlükte olan yeni düzenlemeler, bu geçişi daha sistemli ve denetlenebilir hâle getirmiştir.
Cezaevinde Kalma Süresi Şartı (1/10 Kuralı)
2025 itibarıyla denetimli serbestlikten yararlanmak isteyen hükümlü cezaevinde ne kadar süre kalmalıdır?
2025 yılında yürürlüğe giren 7550 sayılı Kanun’un 13. maddesi, denetimli serbestlik sisteminde köklü bir değişiklik yaparak kamuoyunda “1/10 kuralı” olarak bilinen yeni zorunluluğu getirmiştir. Bu düzenleme, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin birinci fıkrasına eklenmiştir.
Yeni hükme göre; hükümlülerin bu infaz usulünden yararlanabilmeleri için koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin en az onda birini (1/10’unu) ceza infaz kurumunda fiilen geçirmeleri gerekir. Ayrıca bu sürenin beş günden az olmaması zorunludur.
Bu düzenlemenin amacı, hükümlünün cezaevine hiç girmeden doğrudan denetimli serbestliğe ayrılmasının önüne geçmek, infaz sisteminde ciddiyet ve denetimi güçlendirmektir. Önceki dönemde, özellikle pandemi süreci ve sonrasındaki geçici infaz düzenlemeleri nedeniyle birçok hükümlü, fiilen hiç cezaevine girmeden veya yalnızca birkaç gün kaldıktan sonra denetimli serbestlikten yararlanabiliyordu. Bu durum hem toplumsal adalet algısını zedeliyor hem de infaz sisteminin disiplinini zayıflatıyordu.
Artık 2025 itibarıyla, hükümlünün koşullu salıverilme tarihine kadar olan süresi örneğin 10 ay ise, bu sürenin en az 1 ayını cezaevinde geçirmesi zorunludur. Bu süre, infaz kurumuna teslim tarihiyle başlar ve hükümlü açık cezaevine ayrılmadan önce tamamlanmalıdır. İnfaz hâkimi, cezaevinde geçirilen sürenin kanundaki orana uygun olup olmadığını denetler ve bu şart yerine getirilmeden denetimli serbestlik kararı verilemez.
Bu 1/10’luk zorunluluk, hem ıslah programlarının etkin uygulanmasını hem de hükümlünün gerçekten “infaz sürecine girdiğini” göstermesini sağlar. Cezaevinde geçirilen bu süre zarfında hükümlü, davranışları, kurum kurallarına uyumu, çalışma disiplini ve pişmanlık düzeyi bakımından gözlemlenir. Bu gözlemlerin sonucu, idare ve gözlem kurulu tarafından hazırlanacak “iyi hâl raporu”nda değerlendirilir. Rapor olumluysa, infaz hâkimi denetimli serbestlik talebini kabul eder.
Böylece “iyi hâlli hükümlü” kavramı artık sadece teorik bir tanım olmaktan çıkmış, fiilen cezaevinde geçirilen süreyle desteklenmiştir. Bu düzenleme, koşullu salıverilmenin güvenilirliğini artırmış ve cezanın toplum nezdinde adil biçimde uygulanmasını sağlamıştır.
Uygulamada, ceza infaz kurumuna yeni gelen hükümlüler için bu sürenin doğru hesaplanması büyük önem taşır. Yanlış hesaplanan koşullu salıverilme tarihleri veya fiilen cezaevinde geçirilen sürenin eksik değerlendirilmesi, denetimli serbestlik başvurusunun reddine yol açabilir. Bu nedenle özellikle Karşıyaka infaz avukatı, cezaevi giriş-çıkış kayıtlarını, hükümlüye ait süre hesap cetvellerini ve koşullu salıverilme tarihlerini dikkatle inceleyerek 1/10 oranının doğru şekilde uygulandığından emin olurlar.
Aynı şekilde bir İzmir infaz avukatı, hükümlünün cezaevinde kaldığı süreyi belgeleyen evrakların eksiksiz hazırlanmasını, denetimli serbestlik başvurusunda infaz hâkimliğine sunulacak dilekçenin bu maddeye uygun biçimde kaleme alınmasını sağlar. Çünkü infaz hâkimliği, yalnızca fiilen geçirilmiş süreyi dikkate alır; başka gerekçelerle eksik kalan günler (örneğin hastane sevki, izin veya disiplin cezası süresi) 1/10 hesabına dahil edilmez.
Sonuç olarak, 1/10 kuralı, 2025 itibarıyla denetimli serbestlik uygulamasının “ciddiyetini” yeniden tesis eden bir düzenleme olmuştur. Bu kural sayesinde, denetimli serbestlik artık sadece bir tahliye kolaylığı değil, cezanın ıslah amacıyla topluma kazandırılmasını hedefleyen kontrollü bir geçiş mekanizması hâline gelmiştir.
İyi Hâl Değerlendirmesi ve İtiraz Hakları (Denetimli Serbestlikte İyi Hâl Ne Anlama Gelir?)
2025 itibarıyla denetimli serbestlikte “iyi hâl” nasıl belirlenir ve olumsuz değerlendirmeye karşı hangi yasal itiraz yolları kullanılabilir?
Denetimli serbestlikten yararlanmanın en temel koşullarından biri, hükümlünün iyi hâlli olarak değerlendirilmesidir. “İyi hâl” kavramı yalnızca disiplin cezası almamayı değil, hükümlünün ceza infaz kurumu içerisindeki genel tutumunu, kurallara uyumunu, pişmanlık düzeyini, eğitim ve iyileştirme programlarına katılımını, toplumla yeniden bütünleşme isteğini kapsayan geniş bir değerlendirme sürecini ifade eder.
Bu kavramın yasal dayanağı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 89. maddesi ve 105/A maddesidir. Kanunun 89. maddesi, hükümlülerin “iyi hâl” tespitine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulacağını açıkça düzenler. Bu değerlendirmeler, ceza infaz kurumunda oluşturulan idare ve gözlem kurulu tarafından yapılır.
Kurul, hükümlü hakkında karar verirken sadece cezaevi içi disiplini değil, hükümlünün tüm davranış ve gelişimini dikkate alır. Özellikle şu kriterler göz önünde bulundurulur:
- Cezaevi kurallarına uyup uymadığı,
- Verilen görev ve çalışmalara düzenli katılıp katılmadığı,
- Eğitim, meslek edindirme ve iyileştirme programlarına devam durumu,
- Diğer hükümlülerle ve personelle ilişkilerinde saygı, nezaket ve uyum,
- İşlediği suçtan dolayı pişmanlık duyup duymadığı,
- Toplumla bütünleşme isteği ve geleceğe yönelik planları.
Kurul, bu değerlendirmeyi yaparken kurum personelinden, öğretmenlerden, psikolog ve sosyal çalışmacılardan gelen gözlem raporlarını inceler. Hükümlü hakkındaki kanaat olumluysa, “iyi hâlli” olduğuna karar verilir. Aksi durumda, hükümlü olumsuz değerlendirilir ve denetimli serbestlikten yararlanamaz.
5275 sayılı Kanun’un 89. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, ağır suçlardan mahkûm olanlar (örneğin kasten öldürme, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, uyuşturucu ticareti, terör veya örgüt suçları) hakkında yapılacak değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet savcısı başkanlık eder. Ayrıca sosyal hizmet uzmanı ve izleme kurulu üyesi de bu toplantılara katılır. Böylece, yüksek riskli suçlar bakımından değerlendirme daha denetimli ve objektif şekilde yapılır.
Kurulun iyi hâl kararı belirleyici niteliktedir; ancak nihai karar infaz hâkimi tarafından verilir. Hâkim, kurulun raporunu inceleyerek denetimli serbestlik başvurusunun kabulüne veya reddine karar verir. Uygulamada, infaz hâkimi kurulun olumsuz kanaatine aykırı bir karar verecekse bunu mutlaka gerekçelendirmek zorundadır.
Eğer hükümlü, iyi hâl değerlendirmesinin tarafsız yapılmadığını düşünüyorsa veya raporda somut hatalar varsa, infaz hâkimliğine itiraz hakkına sahiptir. Bu hak, 5275 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu uyarınca kullanılabilir. Hükümlü veya avukatı, rapora karşı gerekçeli bir dilekçeyle başvurarak kararın yeniden gözden geçirilmesini talep edebilir.
İtiraz gerekçeleri genellikle şunlardır:
- Hükümlüye isnat edilen olumsuz davranışın belgelendirilmemiş olması,
- Değerlendirme raporunun süresinin geçmiş veya eski tarihli olması,
- Pişmanlık, eğitim veya çalışma verilerinin eksik değerlendirilmesi,
- Kurulun kararında objektif ölçütlerin kullanılmaması.
İtiraz sonucunda infaz hâkimi, kararı kaldırabilir veya dosyayı yeniden değerlendirilmek üzere kurula geri gönderebilir. Olumsuz değerlendirilen hükümlüler, en geç bir yıl içinde yeniden değerlendirmeye tabi tutulur (m. 89/6). Bu süre zarfında hükümlünün iyi hâlini güçlendirecek faaliyetlere katılması, sonraki incelemede lehte sonuç alınmasını kolaylaştırır.
Uygulamada İzmir infaz avukatı, iyi hâl raporlarının hazırlanma sürecini yakından izler; gerek kurum içi gözlem belgelerini gerekse psikolojik değerlendirme raporlarını itiraz dilekçelerine ekleyerek süreci teknik olarak destekler. Özellikle Karşıyaka infaz avukatı, idare ve gözlem kurulu kararlarının şeklen değil, içerik yönünden denetlenmesi gerektiği bilinciyle hareket eder. Çünkü kötü hazırlanmış bir iyi hâl raporu, yalnızca denetimli serbestlik talebinin reddine değil, aynı zamanda açık cezaevine ayrılma veya koşullu salıverilme süresinin gecikmesine de neden olabilir.
Sonuç olarak, “iyi hâl” denetimli serbestlik sisteminin kalbinde yer alan bir kavramdır. Bu kavram, hükümlünün topluma yeniden kazandırılma potansiyelini ölçmekte, toplum güvenliğiyle bireysel ıslah arasında denge kurmaktadır. 2025 yılı itibarıyla iyi hâl değerlendirmesi daha şeffaf, denetlenebilir ve ölçülebilir bir yapıya kavuşturulmuştur. Hükümlülerin bu süreci dikkatle takip etmeleri, gerekirse hukuki destek almaları büyük önem taşır.
Denetimli Serbestlik Yükümlülükleri ve Uymama (İhlal) Sonuçları
Denetimli serbestlik sürecinde hükümlü hangi yükümlülüklere tabidir ve bu yükümlülüklere uymamanın sonuçları nelerdir?
Denetimli serbestlik, yalnızca cezaevinden çıkış değil; hükümlünün toplum içinde belirli kurallara ve denetime tabi olarak cezasını infaz etmesidir. Dolayısıyla bu süreçte hükümlü, denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından belirlenen bir dizi yükümlülüğe uymak zorundadır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin beşinci fıkrası, bu yükümlülüklerin çerçevesini ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.
İlgili maddeye göre, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen hükümlü; koşullu salıverilme tarihine kadar, aşağıdaki yükümlülüklerden birine veya birkaçına tabi tutulabilir:
- Kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalışmak,
- Belirli bir konutta veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulmak,
- Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek,
- Belirlenen programlara katılmak (örneğin eğitim, danışmanlık, tedavi veya rehabilitasyon programları).
Bu yükümlülüklerin belirlenmesinde, hükümlünün risk düzeyi, kişisel özellikleri, suçu işleme nedeni, topluma uyum potansiyeli ve ihtiyaçları dikkate alınır. Denetimli serbestlik müdürlüğü, süreç içinde bu yükümlülükleri değiştirebilir veya azaltabilir. Örneğin, hükümlü başlangıçta haftalık kamu hizmeti çalışmasıyla yükümlü kılınmışken, uyumlu davranışlar sergilediğinde bu yükümlülük hafifletilebilir.
Özellikle Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi kapsamında (kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma veya kullanma) hükümlü olan kişiler açısından, tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılma yükümlülüğü zorunludur. Bu hüküm, 7445 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle 2023 yılında eklenmiş olup 2025 itibarıyla yürürlüktedir.
Denetimli serbestlikte yükümlülüklere uyulmaması hâlinde uygulanacak yaptırımlar, 5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında açıkça düzenlenmiştir. Buna göre, hükümlü aşağıdaki davranışlardan birini sergilerse infaz hâkimi tarafından açık ceza infaz kurumuna iade edilir:
- Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra beş gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi,
- Hakkında belirlenen yükümlülüklere ısrarla uymaması veya denetim planını ihlâl etmesi,
- Ceza infaz kurumuna kendi isteğiyle geri dönmek istemesi.
Bu hâllerde denetimli serbestlik müdürlüğü, infaz hâkimliğine derhal bildirimde bulunur. Hâkim, dosya üzerinden inceleme yaparak hükümlünün denetimli serbestlik hakkını kaldırır ve kalan cezanın açık ceza infaz kurumunda infazına karar verir.
Ayrıca, denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken hükümlü yeni bir suç işlerse, bu durumda da farklı bir yaptırım devreye girer. Kanunun 105/A maddesinin yedinci fıkrası uyarınca; eğer hükümlü, denetim süresi içinde alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı yargılanırsa, infaz hâkimi hükümlünün açık cezaevine gönderilmesine karar verebilir. Ancak bu dava beraat, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararıyla sonuçlanırsa, denetimli serbestlik kaldığı yerden devam eder.
Daha ağır bir ihlâl ise, hükümlünün kaçması veya teslim olmaktan kaçınması durumudur. Kanunun sekizinci fıkrasına göre, denetimli serbestlik müdürlüğüne süresi içinde başvurmayan veya infaz hâkiminin iade kararına rağmen cezaevine dönmeyen hükümlüler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 292 ve 293. maddeleri (hükümlü veya tutuklunun kaçması) uygulanır. Bu durumda hükümlü, ayrıca yeni bir suçtan dolayı cezalandırılır.
Bu noktada, İzmir infaz avukatının rolü büyük önem taşır. Çünkü denetimli serbestlik süreci yalnızca tahliye değil, aynı zamanda düzenli yükümlülüklerin yürütülmesini gerektirir. Avukatlar, hükümlünün hangi yükümlülüklere tabi tutulduğunu, bunların ihlâl edilmesi hâlinde ne gibi sonuçlar doğacağını ayrıntılı biçimde açıklar. Böylece olası ihlâllerin önüne geçilir.
Benzer şekilde Karşıyaka infaz avukatı, denetim planının hazırlanmasında müdürlükle iletişimi sürdürür, yükümlülüklerin hükümlünün sosyal yaşamına ve çalışma koşullarına uygun biçimde belirlenmesini sağlar. Çünkü bazı durumlarda yanlış veya orantısız yükümlülükler (örneğin fiilen imkânsız katılım programları) ihlâl gerekçesi oluşturabilir. Bu da hükümlünün yeniden cezaevine dönmesi sonucunu doğurur.
Sonuç olarak, denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymak yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda hükümlünün özgürlüğünü koruması için en önemli güvencedir. 2025 itibarıyla infaz sisteminde yapılan düzenlemeler, hem yükümlülüklerin kişiselleştirilmesini hem de ihlâllerin daha etkin denetlenmesini sağlamıştır. Bu sürecin bilinçli yürütülmesi, hükümlünün yeniden topluma kazandırılmasının en temel şartıdır.
Çocuklu Kadın Hükümlüler, Engelliler ve Hastalar İçin Özel Hâller
2025 yılı itibarıyla hangi hükümlüler denetimli serbestlikten özel şartlarla yararlanabilir?
Denetimli serbestlik sistemi, yalnızca cezaevindeki yükün azaltılması amacıyla değil, aynı zamanda sosyal adaletin sağlanması ve insan onuruna uygun infaz anlayışının yerleşmesi amacıyla geliştirilmiştir. Bu nedenle bazı hükümlü grupları —özellikle çocuklu kadınlar, engelli bireyler ve ağır hastalığı bulunanlar— için kanun koyucu özel kolaylıklar tanımıştır.
Bu istisnai uygulamaların dayanağı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin üçüncü fıkrasıdır. Söz konusu fıkraya göre:
“Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler ile ağır hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen ve koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalan hükümlüler, diğer şartları da taşımaları hâlinde denetimli serbestlikten yararlanabilir.”
Bu düzenleme, infaz hukukunun en insancıl hükümlerinden biridir. Çünkü burada cezadan ziyade koruma ve rehabilitasyon amacı ön plandadır.
1. Çocuklu Kadın Hükümlüler
Cezaevinde doğum yapmış veya dışarıda küçük çocuğu bulunan kadın hükümlüler için en önemli koruma, çocuğun sağlıklı bir gelişim süreci geçirebilmesi amacına yöneliktir. Kanun, çocuğu 0–6 yaş arasında olan kadınların, koşullu salıverilmelerine iki yıl veya daha az süre kaldıysa denetimli serbestlikten yararlanabileceğini düzenler.
Bu durumda hükümlü kadın, denetimli serbestlik tedbiri kapsamında genellikle çocuğuyla birlikte evinde kalır; belirli saatlerde denetim ve gözetim altında tutulabilir, kamu hizmeti yükümlülüğü uygulanmaz. Bu infaz şekli, hem çocuğun aile ortamında büyümesi hem de annenin topluma yeniden kazandırılması açısından önemlidir.
Ancak hükümlünün bu haktan yararlanabilmesi için cezaevinde iyi hâlli olması, disiplin cezası almamış bulunması ve çocuğunun fiilen bakımıyla ilgilenebilecek durumda olması gerekir. Bu şartların değerlendirmesi, idare ve gözlem kurulu tarafından yapılır ve karar, infaz hâkimi tarafından verilir.
2. Ağır Hastalığı veya Engelliliği Bulunan Hükümlüler
Kanunun aynı fıkrasına göre, “ağır hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen” hükümlüler de denetimli serbestlikten yararlanabilir. Bu durumda koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalmış olması yeterlidir.
Ancak bu haktan yararlanabilmek için sağlık durumunun Adlî Tıp Kurumu raporu veya tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi zorunludur. Bu rapor, Adlî Tıp Kurumu tarafından onaylanmadıkça hüküm ifade etmez. Dolayısıyla yalnızca basit bir doktor raporu yeterli değildir.
Uygulamada, hastalığın veya engelliliğin denetimli serbestlik kapsamında infazı imkânsız hâle getirip getirmediği değerlendirilir. Örneğin ileri evre kanser, kalp yetmezliği, felç veya ağır zihinsel rahatsızlık durumları genellikle bu kapsama girer. Buna karşılık geçici sağlık sorunları veya kısmi engellilikler bu hükümden yararlanmayı sağlamaz.
Bu sürecin doğru yürütülmesi, çoğu zaman bir İzmir infaz avukatının müdahalesini gerektirir. Çünkü raporların usulüne uygun düzenlenmemesi, infaz hâkimliği tarafından reddedilme riskini doğurur. Avukatlar, gerekli tıbbi belgelerin toplanması ve Adlî Tıp’a gönderilme sürecinin eksiksiz tamamlanması konusunda önemli rol oynar.
3. Kocama Hâli (Yaşlılık) Nedeniyle Yararlanma
“Kocama” ibaresi, halk arasında “ileri yaş” veya “yaşlılık” olarak bilinen durumu ifade eder. Cezaevinde kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede yaşlı olan hükümlüler, koşullu salıverilmelerine üç yıl veya daha az süre kalmışsa denetimli serbestlikten yararlanabilir. Bu durumda da yine sağlık kurulu raporu aranır.
İleri yaş sebebiyle bu haktan yararlanan hükümlüler, genellikle evde gözetim tedbiri altına alınır. Bazı durumlarda ise huzurevi veya bakım merkezinde infaz sürdürülür. Bu tür tedbirlerin uygulanması, hem ceza infaz sisteminin insancıl yönünü güçlendirir hem de kamu kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlar.
4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Uygulamada, sağlık raporlarının temin süresi veya Adlî Tıp onayının gecikmesi nedeniyle hükümlüler uzun süre cezaevinde kalabilmektedir. Bu durumda infaz hâkimine yapılacak ivedi başvurular, sürecin hızlanmasını sağlayabilir. Ayrıca bazı cezaevleri, “ağır hastalık” kavramını dar yorumlayarak talebi reddedebilmektedir. Bu tür kararlara karşı infaz hâkimliğine itiraz mümkündür.
Karşıyaka infaz avukatı, özellikle Ege Bölgesi’nde bu tür dosyaların büyük kısmını takip etmekte ve sağlık gerekçesiyle yapılan denetimli serbestlik başvurularının belgelerle desteklenmesi için detaylı çalışma yürütmektedir. Bu sayede birçok hükümlü, cezalarının kalan kısmını tedavi ve bakım altında, özgürlüğüne daha yakın koşullarda geçirebilmektedir.
Sonuç olarak; 2025 itibarıyla yürürlükte olan düzenlemeler, çocuklu kadınlar, engelliler ve ağır hastalar açısından denetimli serbestlik sistemini daha kapsayıcı ve insani hâle getirmiştir. Bu gruplar, kanun koyucunun koruması altındadır. Ancak başvuru sürecinde yapılacak küçük bir hata veya belge eksikliği, infazın dışarıda değil cezaevinde devam etmesine neden olabilir. Bu nedenle, her aşamada profesyonel hukuki destek alınması sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından büyük önem taşır.
Denetimli Serbestlikte İhlal ve Cezaevine Dönüş Süreci
Denetimli serbestlik sürecinde yükümlülüklere uymamanın (ihlalin) sonuçları nelerdir ve hükümlü hangi durumlarda yeniden cezaevine gönderilir?
Denetimli serbestlik süreci, cezanın toplum içinde infaz edilmesini sağlayan bir hak olmakla birlikte, belirli kurallara sıkı şekilde uyulmasını gerektirir. Bu nedenle kanun koyucu, denetimli serbestlikteki yükümlülüklere uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımları açık biçimde düzenlemiştir. Bu husus, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarında ayrıntılı olarak yer almaktadır.
Denetimli serbestlik ihlali, yalnızca yeni bir suç işlemek anlamına gelmez; aynı zamanda belirlenen yükümlülüklere uymamak, denetim planına aykırı davranmak, ya da denetimli serbestlik müdürlüğü ile iletişimi kesmek gibi durumları da kapsar.
1. Denetimli Serbestlik Müdürlüklerine Başvurmama
Hükümlü, ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra beş gün içinde talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmak zorundadır. Bu başvuru, sürecin resmen başlaması için zorunludur.
Ancak uygulamada, bazı hükümlüler yanlış bilgi veya ulaşım engelleri nedeniyle bu başvuruyu geciktirebilmektedir. Kanunun açık hükmüne göre, beş günlük süre geçmesine rağmen başvurmayanlar, infaz hâkimi kararıyla doğrudan açık ceza infaz kurumuna iade edilirler.
Eğer hükümlü, başvuru süresini “mazeret” (örneğin hastalık, yol durumu veya belgelendirilebilir başka bir engel) nedeniyle kaçırmışsa, infaz hâkimine yazılı dilekçeyle başvurarak mazeretini belgelemek suretiyle hak kaybının önüne geçebilir.
2. Yükümlülüklere Aykırı Davranma
Hükümlüye denetimli serbestlik kapsamında verilen yükümlülükler (örneğin kamu hizmetinde çalışma, belirli bölgelere gitmeme, programlara katılma, tedaviye devam etme gibi) bireysel bir denetim planı çerçevesinde uygulanır.
Eğer hükümlü, bu yükümlülükleri kasıtlı olarak ihlal ederse, denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından uyarılır. Uyarıya rağmen ihlaller devam ederse, müdürlük infaz hâkimliğine bildirimde bulunur.
105/A maddesinin altıncı fıkrasına göre, hükümlünün:
- Denetim planına uymamakta ısrar etmesi,
- Denetimli serbestlik görevlilerinin uyarılarına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
- Denetim ve gözetim sürecinde iş birliği yapmaması
hâlinde, infaz hâkimi hükümlünün koşullu salıverilme tarihine kadar olan süresinin açık ceza infaz kurumunda infazına karar verir.
3. Yeni Suç İşlenmesi
Denetimli serbestlik süresi içinde hükümlü, alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezası gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı hakkında kamu davası açılırsa, infaz hâkimi hükümlünün açık cezaevine gönderilmesine karar verebilir (m. 105/A, f. 7).
Ancak bu dava beraat, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararıyla sonuçlanırsa, hükümlü yeniden denetimli serbestlik kapsamına alınabilir.
Bu düzenleme, toplum güvenliğini sağlamak amacıyla getirilmiş olup; hükümlünün özgürlüğü kötüye kullanması hâlinde cezanın kalan kısmının yeniden kapalı sistemde infaz edilmesini öngörür.
4. Kaçma veya Teslim Olmaktan Kaçınma
Denetimli serbestlik müdürlüğüne süresinde başvurmayan veya infaz hâkimliğince verilen iade kararına rağmen iki gün içinde Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olmayan hükümlüler hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 292 ve 293. maddeleri (hükümlü veya tutuklunun kaçması) hükümleri uygulanır.
Bu durumda hükümlü yalnızca denetimli serbestlik hakkını kaybetmez; ayrıca yeni bir suçtan dolayı yargılanır ve bu suçun cezası mevcut hapis cezasına eklenir.
5. İhlal Kararına Karşı İtiraz
Hükümlü, infaz hâkimliğinin verdiği iade kararına karşı itiraz hakkına sahiptir. Bu itiraz, infaz hâkimliğinin karar tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. İtiraz, bir üst infaz hâkimliği tarafından incelenir.
Uygulamada, özellikle hastalık, tedavi veya ailevi zorunluluklar gibi geçerli mazeretler sunulursa, bazı kararların kaldırıldığı görülmektedir.
6. İhlalin Sonuçları ve Yeniden Başvuru İmkanı
Denetimli serbestlik hakkı ihlal nedeniyle kaldırılan hükümlüler, kalan cezalarını açık ceza infaz kurumunda çekerler. Ancak yeniden iyi hâl göstermeleri ve koşullu salıverilme tarihinin yeniden yaklaşması durumunda, yeniden denetimli serbestlik başvurusunda bulunabilirler.
Bu noktada, İzmir infaz avukatı genellikle ihlalin nedenlerini belgeleyip, hükümlünün sürece yeniden dahil edilmesi için infaz hâkimliğine dilekçe verir. Özellikle geçici ihlallerde (örneğin tedaviye kısa süreli ara verme, programlara geç katılım gibi) durumun gerekçesi doğru açıklanırsa, yeniden denetimli serbestlik kararı alınması mümkündür.
Benzer şekilde Karşıyaka infaz avukatı, denetimli serbestlik planının gerçekçi şekilde düzenlenmesi, yükümlülüklerin hükümlünün sosyal yaşamına ve sağlık durumuna uygun olması için süreci titizlikle takip eder. Çünkü hatalı planlamalar veya orantısız yükümlülükler, çoğu zaman ihlalin temel sebebi olmaktadır.
Sonuç olarak, denetimli serbestlik bir “hak” olmakla birlikte, yükümlülüklere uymayı gerektiren ciddi bir sorumluluktur. 2025 yılı itibarıyla yürürlükteki infaz sistemi, denetimli serbestlik ihlallerini caydırıcı yaptırımlarla düzenlemiş, ancak makul mazeretler için itiraz yolunu da açık tutmuştur. Hükümlünün bu süreci dikkatle yürütmesi, gerektiğinde profesyonel hukuki destek alması özgürlüğünü koruması açısından hayati önemdedir.
Denetimli Serbestlikte Süre Hesaplaması ve Tahliye Tarihi Belirleme
2025 itibarıyla denetimli serbestlik süresi nasıl hesaplanır, tahliye tarihi hangi esaslara göre belirlenir?
Denetimli serbestlik, cezanın belirli bir kısmının toplum içinde infaz edilmesini sağlayan bir sistemdir. Bu nedenle sürenin doğru hesaplanması, hükümlünün tahliye zamanını doğrudan etkiler. Uygulamada birçok hata, süre hesabının yanlış yapılmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple 2025 yılı itibarıyla yürürlükte olan mevzuata göre denetimli serbestlik süresi ve tahliye tarihi belirleme esasları dikkatle incelenmelidir.
Bu konuda temel dayanak, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesi ile 107. maddesidir. Denetimli serbestlik süresi, doğrudan koşullu salıverilme tarihine bağlı olarak hesaplanır.
1. Koşullu Salıverilme Süresinin Belirlenmesi
Koşullu salıverilme, hükümlünün cezasının belirli bir kısmını ceza infaz kurumunda iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde, geri kalan kısmını dışarıda infaz etmesine imkân tanır.
5275 sayılı Kanun’un 107. maddesine göre:
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 30 yıl,
- Müebbet hapis cezası alanlar 24 yıl,
- Süreli hapis cezası alanlar ise cezalarının yarısını infaz kurumunda geçirdikten sonra koşullu salıverilmeden yararlanabilir.
Ancak bazı suçlar için oranlar artırılmıştır. Örneğin;
- Kasten öldürme, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, uyuşturucu ticareti, örgüt veya terör suçları gibi suçlarda oran 3/2 (yani cezanın üçte ikisi) olarak uygulanır.
Bu oranlar dikkate alınarak hükümlünün koşullu salıverilme tarihi hesaplanır.
2. Denetimli Serbestliğe Ayrılma Şartı
Denetimli serbestlik, koşullu salıverilme tarihine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlüler için uygulanabilir.
Bu süre, 2025 yılında yürürlüğe giren 7550 sayılı Kanun ile bir ek koşula bağlanmıştır:
“Hükümlünün, koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda fiilen geçirmiş olması gerekir.”
Bu “1/10 kuralı”, infaz sürecinde disiplini sağlamak amacıyla getirilmiştir. Örneğin;
- Koşullu salıverilmesine 10 ay kalan bir hükümlü, artık doğrudan denetimli serbestliğe ayrılamaz. Öncelikle bu sürenin 1 ayını cezaevinde fiilen geçirmesi gerekir.
Bu koşul, 2025 itibarıyla tüm hükümlüler için geçerlidir.
3. Süre Hesaplamasında Dikkate Alınan Unsurlar
Denetimli serbestlik süresi hesaplanırken şu unsurlar dikkate alınır:
- Cezaevinde geçirilmiş süre (yakalama tarihi, tutukluluk dönemi dâhil),
- Disiplin cezaları veya iyi hâl kayıpları,
- Daha önce verilen izinlerin, firarların veya infaz durmalarının toplamı,
- Hükümlünün birden fazla cezaya mahkûm olması hâlinde ceza birleştirmesi.
Her ceza için ayrı ayrı yapılan hesaplamalar, infaz bürosu tarafından birleştirilir ve toplam infaz süresi belirlenir. Ardından koşullu salıverilme tarihi ve buna göre denetimli serbestlik tarihi tespit edilir.
Bu hesaplamalar son derece teknik olduğundan, hata yapıldığında hükümlünün cezaevinde gereğinden fazla kalması veya erken salıverilmesi nedeniyle ihlalle karşılaşması mümkündür. Bu nedenle bir İzmir infaz avukatının dosyayı inceleyerek infaz hesabını kontrol etmesi, sürecin sağlıklı işlemesi açısından önem taşır.
4. Disiplin Cezalarının Etkisi
Hükümlünün cezaevinde aldığı disiplin cezaları, denetimli serbestliğe ayrılma süresini doğrudan etkileyebilir. Çünkü disiplin cezası almış bir hükümlü, belirli bir süre “iyi hâlli” sayılmaz.
5275 sayılı Kanun’un 48. ve 89. maddelerine göre, disiplin cezası kaldırılmadıkça veya üzerinden belirli bir süre geçmedikçe iyi hâl tespiti yapılamaz. Bu durumda hükümlü, denetimli serbestlik tarihine gelse bile, “iyi hâlli” sayılmadığı için tahliye edilmez.
5. Birden Fazla Ceza Bulunması Hâli
Birden fazla ceza hükmü bulunan hükümlülerde süre hesaplaması “toplam infaz süresi” üzerinden yapılır.
Örneğin; iki ayrı mahkemeden verilen 4’er yıllık cezalar, birleştirilmiş toplam 8 yıl olarak kabul edilir. Bu durumda koşullu salıverilme tarihi 8 yılın yarısı (veya ilgili suçlara göre 3/2’si) üzerinden hesaplanır.
Bu tür birleşik ceza hesaplarında hata payı yüksektir. Özellikle ceza birleştirme kararlarında farklı mahkemelerin hüküm tarihleri dikkate alınmadığında, yanlış infaz süreleri ortaya çıkabilmektedir.
Bu tür karışık dosyalarda Karşıyaka infaz avukatı, her hüküm için infaz süresi çizelgesi çıkararak hangi tarihte koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik uygulanabileceğini belirler. Bu yöntem, başvuru süresinin kaçırılmasını veya hatalı infazı önler.
6. Tahliye Tarihi ve Denetim Süresi
Denetimli serbestlik süresi, hükümlünün koşullu salıverilme tarihine kadar olan süreyi kapsar.
Örneğin; koşullu salıverilme tarihi 10 Aralık 2025 olan bir hükümlü, 10 Aralık 2024 tarihinde denetimli serbestliğe ayrıldığında, denetim süresi tam bir yıl olur. Bu süre boyunca yükümlülüklere uyar ve ihlalde bulunmazsa, 10 Aralık 2025 tarihinde cezası tamamen infaz edilmiş sayılır.
Hükümlü, denetim süresini iyi hâlli ve kurallara uygun geçirirse, denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hazırlanan “koşullu salıverilme raporu”, infaz hâkimine gönderilir. Hâkim, bu raporu uygun bulursa infazın tamamlandığına ve hükümlünün cezasının sona erdiğine karar verir.
Sonuç olarak; denetimli serbestlikte süre hesabı, yalnızca basit bir matematiksel işlem değildir. Her hükümlünün ceza türü, infaz geçmişi ve disiplin durumu farklı olduğundan, hesaplama kişiye özel yapılmalıdır. 2025 yılı itibarıyla “1/10 kuralı” ve yeni infaz hesaplama sistemi, süreci daha şeffaf hâle getirmiştir. Ancak küçük bir hesaplama hatası bile özgürlük kaybına yol açabileceğinden, bu süreç mutlaka profesyonel destekle yürütülmelidir.
Denetimli Serbestlik Kararını Kim Verir? (İnfaz Hâkiminin Rolü)
Denetimli serbestlik kararını hangi merci verir ve infaz hâkiminin bu süreçteki yetkileri nelerdir?
Denetimli serbestlik, cezanın toplum içinde infaz edilmesini sağlayan ve özgürlük ile kamu güvenliği arasındaki dengeyi koruyan bir sistemdir. Ancak bu sistemin keyfî veya denetimsiz biçimde uygulanmaması için kanun koyucu, karar merciini açıkça belirlemiştir. 2025 yılı itibarıyla yürürlükteki mevzuata göre denetimli serbestlik kararı, yalnızca infaz hâkimi tarafından verilebilir.
Bu hususun yasal dayanağı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin birinci fıkrasıdır. Maddeye göre:
“Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilir.”
Bu hüküm, infaz hâkimliğinin karar merci olarak konumunu netleştirmektedir.
1. Denetimli Serbestlik Talebi Nasıl Başlar?
Süreç, hükümlünün veya avukatının denetimli serbestlik talebinde bulunmasıyla başlar. Talep, ceza infaz kurumuna veya doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılır.
Cezaevi idaresi, hükümlü hakkında bir değerlendirme raporu düzenler. Bu rapor, hükümlünün cezaevindeki davranışları, disiplin durumu, katıldığı eğitim ve iyileştirme programları, sosyal ilişkileri ve risk durumu hakkında ayrıntılı bilgiler içerir.
Bu rapor, idare ve gözlem kurulu tarafından onaylandıktan sonra infaz hâkimliğine gönderilir. Hâkim, dosyayı inceleyerek denetimli serbestlik koşullarının oluşup oluşmadığına karar verir.
2. İnfaz Hâkiminin İnceleme Yetkisi
İnfaz hâkimi, yalnızca şekli belgeleri değil, hükümlünün kişisel özelliklerini ve risk profilini de değerlendirir.
Bu kapsamda hâkim;
- Hükümlünün iyi hâl raporunu,
- Ceza süresi hesaplamasını,
- Disiplin cezalarını,
- Açık cezaevine ayrılma şartlarının oluşup oluşmadığını,
- Hükümlünün geçmişteki infaz davranışlarını
dikkate alır.
İnfaz hâkimi, şartların tamamının oluştuğunu tespit ederse, “denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazına” karar verir. Bu karar, hükümlünün toplum içinde hangi yükümlülüklere tabi tutulacağını da belirler.
3. Yükümlülüklerin Belirlenmesi
Denetimli serbestlik kararı verildikten sonra, hükümlünün hangi yükümlülüklere tabi olacağına denetimli serbestlik müdürlüğü karar verir.
Bu yükümlülükler; kamuya yararlı bir işte çalışma, belirli bir bölgede ikamet, programlara katılma, alkol veya madde kullanımını bırakma gibi bireyselleştirilmiş şartlardır. Ancak infaz hâkimi, bu yükümlülüklerin kapsamını daraltabilir veya kaldırabilir.
Dolayısıyla infaz hâkimi, yalnızca kararı veren değil, aynı zamanda sürecin yargısal denetimini sağlayan mercidir.
4. İtiraz Hakkı ve Denetim
İnfaz hâkiminin denetimli serbestlik talebine ilişkin kararı —ister kabul, ister ret olsun— kesin değildir. Hükümlü veya avukatı, karara karşı itiraz yoluna gidebilir.
İtiraz süresi, kararın tebliğinden itibaren yedi gündür. Bu itiraz, bir üst infaz hâkimliği tarafından dosya üzerinden incelenir.
Bu mekanizma, infaz sisteminde yargısal güvencenin korunmasını sağlar.
5. Denetimli Serbestlik Sürecinin Gözetimi
Denetimli serbestlik başladıktan sonra da infaz hâkimi süreci denetlemeye devam eder.
105/A maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre;
“Yükümlülüklere uygun davranan hükümlü hakkında denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, koşullu salıverilme hakkında işlem yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir.”
Yani infaz hâkimi, hükümlünün süreci kurallara uygun tamamlayıp tamamlamadığını denetler ve gerekirse yeni kararlar alabilir.
Bu aşamada İzmir infaz avukatı, infaz hâkimliğiyle yapılan işlemlerde hükümlü lehine belge sunulmasını, sürecin eksiksiz yürütülmesini sağlar. Özellikle raporların zamanında gönderilmemesi veya disiplin cezalarının haksız yazılması gibi durumlarda infaz hâkimine başvurarak düzeltme yapılmasını talep ederler.
Benzer biçimde Karşıyaka infaz avukatı, denetimli serbestlik kararına karşı yapılacak itirazlarda veya ek yükümlülüklerin kaldırılması taleplerinde süreci yasal sınırlar içinde etkin biçimde yürütür. Çünkü infaz hâkimi kararı, doğrudan hükümlünün özgürlüğünü ilgilendiren yargısal bir işlemdir.
6. İnfaz Hâkiminin Yetkilerinin Sınırı
İnfaz hâkimi, yalnızca infazla ilgili kararları verebilir; hükmün esasına, yani suçun varlığına veya cezanın miktarına müdahale edemez. Bu, ceza yargılamasının değil, infaz hukukunun konusudur.
Ancak infaz hâkimi, denetimli serbestlik uygulaması sırasında hükümlü aleyhine ölçüsüz karar verilmesini engellemek ve infazın hukuka uygun yürütülmesini sağlamak görevini üstlenir.
Sonuç olarak; 2025 itibarıyla denetimli serbestlik kararını verme yetkisi tamamen infaz hâkimine aittir. Bu karar, yalnızca bir idari işlem değil, yargısal denetim altında yürütülen bir infaz kararıdır.
İnfaz hâkiminin değerlendirmesi, hem hükümlünün özgürlüğe geçişini düzenler hem de toplumun güvenliğini teminat altına alır. Bu nedenle sürecin her aşamasında, doğru belgelerin sunulması ve profesyonel hukuki destek alınması büyük önem taşır.
Denetimli Serbestlik Kararının Kaldırılması ve Yeniden Uygulanması (İkinci Şans)
Denetimli serbestlik kararı hangi durumlarda kaldırılır ve hükümlü yeniden bu haktan yararlanabilir mi?
Denetimli serbestlik, hükümlünün cezasının belirli kısmını toplum içinde infaz etmesine imkân tanıyan bir “şartlı özgürlük” sistemidir. Ancak bu özgürlük, yükümlülüklere ve kurallara uyma koşuluna bağlıdır. Hükümlü bu koşulları ihlal ettiğinde, infaz hâkimi denetimli serbestlik kararını kaldırarak hükümlünün kalan cezasının açık ceza infaz kurumunda infazına karar verir. Buna rağmen bazı durumlarda hükümlü, belirli koşulların oluşmasıyla yeniden bu haktan yararlanabilir.
Bu konudaki hükümler, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin 6, 7 ve 9. fıkraları çerçevesinde değerlendirilir.
1. Denetimli Serbestlik Kararının Kaldırılması
Denetimli serbestlik kararı aşağıdaki hâllerde infaz hâkimi tarafından kaldırılır:
- Hükümlü, ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra beş gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmazsa,
- Hakkında belirlenen yükümlülüklere veya denetim planına uymamakta ısrar ederse,
- Denetimli serbestlik görevlilerinin uyarılarına rağmen davranışlarını düzeltmezse,
- Kendi isteğiyle ceza infaz kurumuna geri dönmek isterse.
Bu durumlarda denetimli serbestlik müdürlüğü, ihlal tutanağını düzenleyip infaz hâkimliğine bildirir. Hâkim, dosya üzerinden inceleme yaparak hükümlünün kalan cezasının açık cezaevinde infazına karar verir.
Eğer hükümlü, ihlal kararının hatalı olduğunu veya mazereti bulunduğunu düşünüyorsa, infaz hâkimliği kararına karşı yedi gün içinde itiraz hakkını kullanabilir. Bu itiraz, bir üst infaz hâkimliği tarafından değerlendirilir.
2. Yeni Suç İşlenmesi Hâlinde Kaldırma
Hükümlü, denetimli serbestlik süreci devam ederken alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlerse, infaz hâkimi bu durumda da denetimli serbestlik kararını kaldırabilir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı vardır:
Eğer hükümlü hakkında açılan dava beraat, davanın reddi, düşme ya da ceza verilmesine yer olmadığı kararıyla sonuçlanırsa, denetimli serbestlik kararı yeniden uygulanabilir. Bu durum, hükümlüye ikinci bir şans tanıyan önemli bir düzenlemedir.
Bu uygulama, 5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinin yedinci fıkrası ile açıkça güvence altına alınmıştır.
3. Kaçma veya Teslim Olmaktan Kaçınma
Denetimli serbestlik kararının kaldırılmasına yol açan en ciddi ihlallerden biri, hükümlünün kaçması veya teslim olmaktan kaçınmasıdır.
Kanunun sekizinci fıkrası gereğince;
- Denetimli serbestlik müdürlüğüne süresinde başvurmayanlar,
- İade kararı verilmesine rağmen iki gün içinde en yakın Cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayanlar,
hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 292 ve 293. maddeleri (hükümlü veya tutuklunun kaçması suçları) uygulanır.
Bu durumda hükümlü, yalnızca denetimli serbestlik hakkını kaybetmez; ayrıca yeni bir suçtan dolayı cezalandırılır.
4. Denetimli Serbestlik Kararının Yeniden Uygulanması (İkinci Şans)
Kanun, ihlal nedeniyle kaldırılmış denetimli serbestlik kararının yeniden uygulanmasına da imkân tanımaktadır.
Bu durum özellikle aşağıdaki hâllerde mümkündür:
- İhlalin geçici veya mazeretli olması (örneğin hastalık, tedavi, ulaşım engeli gibi),
- Hükümlünün açık cezaevine döndükten sonra yeniden iyi hâl kazanması,
- Kalan ceza süresinin denetimli serbestlik şartlarına uygun hâle gelmesi.
Bu durumda hükümlü, ceza infaz kurumunda yeniden iyi hâl değerlendirmesine tabi tutulur. İdare ve gözlem kurulu tarafından olumlu rapor verilirse, dosya infaz hâkimine gönderilir ve hâkim, denetimli serbestlik kararının yeniden uygulanmasına karar verebilir.
Bu yönüyle sistem, yalnızca cezalandırıcı değil; rehabilite edici ve ikinci şans tanıyan bir yapıya sahiptir.
5. Uygulamada Yeniden Başvuru Süreci
Uygulamada, infaz hâkimlikleri yeniden başvurularda özellikle şu kriterlere dikkat etmektedir:
- Hükümlünün önceki ihlalin nedenlerini açıklaması,
- Cezaevine döndükten sonra aldığı disiplin cezalarının durumu,
- Katıldığı eğitim veya çalışma programları,
- Pişmanlık ve topluma uyum düzeyi.
Bu kriterler olumlu ise, yeniden denetimli serbestlik kararı verilmesi mümkündür.
Bu noktada, İzmir infaz avukatı, ihlalin nedenini belgeleyen evrakları (örneğin hastane raporu, yol belgesi, ailevi mazeret beyanı) toplayarak infaz hâkimliğine sunar.
Ayrıca, Karşıyaka infaz avukatı yeniden başvurularda dosyanın eksiksiz hazırlanmasını, iyi hâl raporunun güncel olmasını ve önceki ihlalin hukuki gerekçesinin doğru açıklanmasını sağlar.
6. Denetimli Serbestliğin Kaldırılmasının Sonuçları
Denetimli serbestlik kararı kaldırıldığında, hükümlü kalan cezasını açık ceza infaz kurumunda çeker. Ancak burada geçirdiği süre, infazdan düşülür.
Yani yeniden denetimli serbestlik kararı verildiğinde, hükümlü kaldığı yerden değil, kalan cezası üzerinden sürece dahil olur.
Bu sistem, hem caydırıcılığı hem de hükümlüye topluma yeniden kazandırılma fırsatı tanıyan yönüyle infaz hukukunun en dengeli mekanizmalarından biridir.
Sonuç olarak; denetimli serbestlik kararı kaldırılabilir, ancak bu durum sürecin tamamen sona erdiği anlamına gelmez.
Hükümlü iyi hâl gösterdiği takdirde yeniden bu haktan yararlanabilir. 2025 yılı itibarıyla yürürlükte olan infaz rejimi, ikinci şans ilkesini güçlendirmiş ve toplumla bütünleşmeyi esas alan insancıl bir infaz anlayışını benimsemiştir.
Denetimli Serbestlik Sürecinde Avukatın Rolü ve Önemi
Denetimli serbestlik başvurusu ve sürecinde avukatın rolü neden hayati öneme sahiptir?
Denetimli serbestlik, teknik, idari ve yargısal süreçleri içeren karmaşık bir infaz kurumudur. Her ne kadar hükümlü lehine bir özgürlük tedbiri olarak görülse de, uygulamada küçük bir usul hatası dahi hükümlünün uzun süre cezaevinde kalmasına neden olabilir. Bu nedenle, sürecin en başından sonuna kadar profesyonel hukuki destek alınması büyük önem taşır.
Avukatın rolü yalnızca başvuru dilekçesini hazırlamakla sınırlı değildir; infaz hukukunun tüm aşamalarında aktif bir görev üstlenir. Denetimli serbestlik sisteminde avukat, hem hak koruyucu hem de süreç denetleyici konumdadır.
1. Başvuru Aşamasında Avukatın Rolü
Denetimli serbestlik başvurusu, ceza infaz kurumuna veya doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılır. Ancak bu başvurunun kabul edilebilmesi için belirli koşulların (iyi hâl, açık cezaevinde bulunma, sürenin uygunluğu gibi) eksiksiz oluşması gerekir.
İzmir infaz avukatı, bu aşamada öncelikle hükümlünün ceza dosyasını inceler ve:
- Koşullu salıverilme tarihini,
- Denetimli serbestlik için gereken sürenin dolup dolmadığını,
- Disiplin cezalarının varlığını,
- 1/10 kuralının uygulanıp uygulanamayacağını
detaylı biçimde hesaplar.
Yanlış tarih veya eksik belgeyle yapılan başvurular, infaz hâkimliği tarafından doğrudan reddedilir. Bu nedenle başvurunun zamanında ve doğru belgelerle yapılması kritik öneme sahiptir.
2. İyi Hâl ve Değerlendirme Sürecinde Avukatın Önemi
Denetimli serbestlik talebinin kabul edilebilmesi için, hükümlünün iyi hâlli olduğuna dair idare ve gözlem kurulu raporu gereklidir.
Ancak bu raporun olumsuz düzenlenmesi hâlinde avukatın hukuki müdahalesi sürecin seyrini değiştirebilir.
Karşıyaka infaz avukatı, bu tür durumlarda:
- Kurul kararına karşı infaz hâkimliğine itiraz dilekçesi hazırlar,
- Hükümlünün eğitim, çalışma veya rehabilitasyon faaliyetlerine ilişkin belgeleri delil olarak sunar,
- Hatalı değerlendirmelerin düzeltilmesini talep eder.
Bu sayede hatalı iyi hâl raporları nedeniyle haksız şekilde reddedilen başvuruların önüne geçilir.
3. İnfaz Hâkimliği Sürecinde Avukatın Görevi
Denetimli serbestlik kararı, yalnızca infaz hâkimi tarafından verilebilir.
Hâkim, cezaevi idaresinin raporunu, süre hesaplamasını ve yükümlülük önerilerini inceleyerek hükümlü hakkında karar verir.
Avukat, bu aşamada:
- Dosyadaki eksiklikleri tespit eder,
- Hükümlü lehine beyan ve belgeleri sunar,
- Hâkimin kararında dikkate alması gereken kişisel, ailevi ve sağlık durumlarını açıklar.
Eğer infaz hâkimi denetimli serbestlik talebini reddederse, avukat bu karara karşı yedi gün içinde itiraz ederek sürecin bir üst mahkemede incelenmesini sağlar.
4. Denetim Sürecinde Avukatın Gözetim Rolü
Denetimli serbestlik kararı verildikten sonra hükümlü, toplum içinde belirli yükümlülüklere tabi olur. Bu yükümlülükler ihlal edildiğinde, denetimli serbestlik iptal edilerek hükümlü açık cezaevine gönderilebilir.
Avukat bu süreçte:
- Denetim planının hükümlünün yaşam koşullarına uygun olup olmadığını değerlendirir,
- Gerektiğinde yükümlülüklerin hafifletilmesi veya değiştirilmesi için denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurur,
- Hatalı ihlâl tutanaklarına karşı itiraz dilekçesi düzenler.
Örneğin, hükümlünün tedavi süreci, ailevi mazereti veya iş zorunluluğu nedeniyle bir programa geçici olarak katılamaması durumunda, avukat bu mazereti belgeleyerek cezaevine dönüş riskini ortadan kaldırabilir.
5. Özel Durumlarda (Kadın, Engelli, Hasta Hükümlüler) Avukatın Etkinliği
Çocuklu kadınlar, engelliler ve ağır hastalar için denetimli serbestlik özel hükümlere tabidir. Ancak bu kişilerin sağlık veya sosyal belgeleri genellikle eksik ya da usulüne uygun düzenlenmemektedir.
İzmir infaz avukatı, bu tür durumlarda:
- Sağlık kurulu raporlarının Adlî Tıp onayına uygunluğunu denetler,
- Sosyal hizmet belgelerini eksiksiz tamamlar,
- Gerekirse infaz hâkimliği nezdinde hızlandırılmış inceleme talep eder.
Bu yaklaşım, özellikle ağır hasta veya yaşlı hükümlülerin gereksiz cezaevi mağduriyetlerini önlemektedir.
6. Denetimli Serbestlik Kararının Kaldırılması ve Yeniden Uygulanmasında Avukatın Rolü
Denetimli serbestlik kararı kaldırıldığında, hükümlü yeniden cezaevine gönderilir.
Ancak avukat, ihlalin nedenini belgeleyerek kararın kaldırılması veya sürecin yeniden başlatılması için infaz hâkimliğine başvurabilir.
Bu, özellikle hastalık, ulaşım engeli veya yanlış tebligat nedeniyle oluşan ihlallerde ikinci bir şansın kapısını aralar.
7. Sürecin Profesyonel Takibi
Denetimli serbestlikte her adım —başvuru, değerlendirme, infaz hâkimliği kararı, denetim planı, ihlâl, itiraz— belirli süre ve şekil şartlarına tabidir.
Bu nedenle sürecin profesyonel takibi, hükümlünün hem hak kaybı yaşamamasını hem de infazın sorunsuz yürütülmesini sağlar.
Karşıyaka infaz avukatı, bu süreci baştan sona izleyerek hem hükümlü hem de ailesi açısından süreci şeffaf şekilde yürütür.
Yanlış veya geç yapılan başvuruların yol açabileceği aylarca haksız tutukluluk, doğru hukuki destekle kolayca önlenebilir.
Sonuç: Avukat Desteği Olmadan Denetimli Serbestlik Risklidir
2025 yılı itibarıyla infaz sistemi dijitalleşmiş, yükümlülük denetimi sıkılaştırılmış ve ihlallerin sonuçları ağırlaştırılmıştır.
Bu nedenle denetimli serbestlik süreci, yalnızca “tahliye” değil, aynı zamanda bir hukuki yönetim süreci haline gelmiştir.
Avukat desteği olmadan yapılan hatalı başvurular; denetimli serbestlik hakkının kaybına, tahliyenin gecikmesine veya cezanın yeniden cezaevinde infazına yol açabilir.
Bu nedenle hem İzmir infaz avukatı hem de Karşıyaka infaz avukatı, hükümlülerin bu süreçte yalnız bırakılmaması, hukuki haklarının eksiksiz korunması ve denetimli serbestliğin toplumla yeniden bütünleşme amacına ulaşabilmesi için aktif rol oynamaktadır.
Popüler Aramalar
denetimli serbestlik
5275 sayılı kanun
7550 sayılı kanun
infaz hâkimi
iyi hâl değerlendirmesi
koşullu salıverilme
ceza infaz kurumu
1/10 kuralı
infaz avukatı
izmir infaz avukatı
karşıyaka infaz avukatı
denetimli serbestlik başvurusu
denetimli serbestlik şartları
denetimli serbestlik süresi
denetimli serbestlik ihlali
cezaevine dönüş süreci
denetimli serbestlik kararı
infaz hâkimliği kararı
denetimli serbestlik yükümlülükleri
cezaevi iyi hâl raporu
idare ve gözlem kurulu
denetimli serbestlikte kamu hizmeti
rehabilitasyon programı
cezaevinde kalma süresi
çocuklu kadın hükümlüler
engelli hükümlüler
ağır hastalık nedeniyle tahliye
denetimli serbestlikte ikinci şans
denetimli serbestlikte avukatın rolü
infaz hukukunda itiraz
infaz süresi hesaplama
koşullu tahliye
ceza indirimi 2025
infaz yasası 2025
denetimli serbestlik yönetmeliği
denetimli serbestlik başvuru dilekçesi
denetimli serbestlik nasıl alınır
denetimli serbestlik süreci
ceza infaz sistemi
iyi hâl raporu nasıl alınır
denetimli serbestlik tedbirleri
denetimli serbestlik müdürlüğü
denetimli serbestlik süresi hesaplama
cezaevinde disiplin cezası
infaz hâkimliğine itiraz
denetimli serbestlik başvuru şartları
denetimli serbestlikten kimler yararlanır
cezaevinden tahliye
infaz hukukunda avukat desteği
denetimli serbestlikte yeniden başvuru
denetimli serbestlikte tahliye tarihi



